Karşılıklı selam ve saygı



Müminler, gün içinde karşılaştıklarında birbirlerine en güzel dilek ve temennilerini sunar; diğer bir deyişle selam verirler. Bu şekilde Allah'ın "Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin…" (Nisa Suresi, 86) ayetindeki emrini yerine getirirler. Bir başka ayette iseAllah, inananlara evlere girerken selam vermelerini öğütler:


... Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız. (Nur Suresi, 61)


Mümin, evinden çıktığında karşılaştığı komşularına güler yüzlü bir şekilde hayırlı bir gün, Allah'tan bir rahmet ve esenlik diler. Sokakta rastladığı kişilerle, iş yerindeki arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla da aynı şekilde selamlaşır. Kendisine selam veren her kim olursa olsun selamı alır ve ona daha güzel bir şekilde karşılık verir. Müminin bu tutumu, Kuran ahlakının sosyal ilişkilere getirdiği güzelliklerden biridir. Selam ile, birbirini tanımayan insanlar arasındaki soğuk ve sıkıcı ortam ortadan kalkar. İnsanlar birbirlerine yakınlaşır, birbirlerini tanımasalar dahi aralarında sıcak bir hava oluşur.


Cahiliye toplumunda ise, selamlaşma genellikle "adet yerini bulsun" diye yapılır. Bazı insanlar sadece çıkar ilişkisi içinde oldukları veya kendilerinden menfaat umdukları kimselere selam verirler. Bazen kendilerinden daha küçük gördükleri kimseleri aşağılamak amacıyla, verilen bir selamı almazlar veya duymazdan gelirler. Daha da önemlisi, cahiliyenin ahlak modelinde böyle kötü davranışların olağan karşılanmasıdır.