Allah'ın Kuran'da bildirdiğine göre, şeytan insanları sürekli olarak doğru yoldan saptırmaya, Allah'ın dininden ve Kuran ahlakından uzaklaştırmaya çalışır. Şeytan günün 24 saati sürekli bu faaliyetine devam eder; zengin, fakir, genç, yaşlı, güzel, çirkin ayrımı yapmadan her insanı yoldan çıkarmak için çaba harcar. Çünkü her kim olursa olsun bütün insanlara büyük bir kin duyar.
Şeytanın bu kini ilk insanın yaratılışıyla başlamıştır. Allah Hz. Adem'i yarattıktan sonra şeytandan ona secde etmesini istemiş; ancak şeytan kibirinden, kıskançlığından dolayı Allah'a itaat etmemiş ve Hz.Adem'e secde etmeyi reddetmiştir. Bu isyanı ve küstahlığı yüzünden Allah'ın huzurundan kovulmuştur. Rabbimiz bu olayı bizlere şu şekilde haber verir:
Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.
(Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."
(Allah:) "Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin." (Araf Suresi, 11-13)
Şeytanın, bu duruma düşmesine neden olan insanları saptırmak için Allah'tan süre istemesini ve kıyamet gününe kadar bu saptırma faaliyetine başlamasını ise, Allah Kuran'da şöyle haber vermektedir:
O da: "(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele.)" dedi.
(Allah:) "Sen gözlenip-ertelenenlerdensin" dedi.
Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları (insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım."
"Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."
(Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım." (Araf Suresi, 14-18)
Şeytanın hedefi, başta Allah'ın dinine sımsıkı sarılan müminler olmak üzere bütün insanlardır. Arzusu, kendisiyle beraber olabildiği kadar çok insanı cehenneme sürüklemektir. İnsanların samimi bir şekilde, kalpten Allah'a ibadet etmelerini engellemeye, Allah'ın dininden ve Kuran'dan uzak durmalarını ve bunun sonucunda sonsuz azap çekmelerini sağlamaya çalışır.
İman edenler ise, kendilerinin en büyük düşmanı olan şeytanın her an iş başında olduğunun bilincindedirler. Allah'ın emirlerine titizlikle uymaya dikkat ederken, şeytanın hile ve oyunlarına karşı her an tetiktedirler. Ondan gelebilecek vesveselere, boş vaatlere, kuruntulara, kuşkulara, olumsuz veya Kuran ahlakına aykırı kışkırtmalara, erteleme, unutturma veya Allah'ın yolundan alıkoymaya yönelik telkinlere karşı uyanıktırlar. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, İnsanın Apaçık Düşmanı Şeytan) Şeytanın insana verdiği telkinlere Allah Bakara Suresi'nde şöyle bir örnek verir:
Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 268)
Örneğin şeytan, yukarıdaki ayette bildirildiği gibi, işini kaybeden bir insana her canlının rızkını Allah'ın verdiğini unutturmaya ve insanı para bulamayacağı, aç kalacağı korkusuna kaptırmaya çalışır. Bu şekilde korku verdiği gibi, çeşitli telkinlerle insanları kendi yanına çekmek için çabalar. Allah Kuran'da şeytanın vesveselerine karşı insanlara şöyle yol göstermektedir:
Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi, 200-201)
Şeytanın telkinlerinden korunmak için yapılması gereken en önemli şey Allah'a sığınmaktır. Unutulmaması gerekir ki, şeytan da Allah'ın kontrolündedir ve Allah dilemedikçe hiçbir şeye güç yetiremez. Allah Kuran'da insanlara şeytandan Kendisine sığınmaları için şöyle dua etmelerini emreder:
De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların malikine, insanların (gerçek) ilahına; sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran" vesvesecinin şerrinden. Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar); Gerek cinlerden, gerekse insanlardan. (Nas Suresi, 1-6)
Kuran ahlakına sahip bir insan sürekli olarak şeytandan Allah'a sığınır ve kendi düşüncesiymiş gibi zihninden geçen şeytanın telkinlerini, Kuran ahlakına uygun düşüncelerinden ayırır. Her an uyanık davranarak şeytanın söylediklerinin hiçbirini önemsemez. Yaptığı veya düşündüğü hiçbir işe şeytanın karışmasına izin vermez. Örneğin bir işle meşgulken, yalnız başınayken, biriyle konuşurken, bir olayla karşılaştığında, karşısına bir zorluk çıktığında şeytanın pusuda beklediğinin ve Allah'ın hoşnut olmayacağı davranış ve sözleri telkin ettiğinin bilinciyle hareket eder. Her durumda, her ortamda Kuran'a göre konuşur ve hareket eder. Müminin şeytanın faaliyetlerinden etkilenmemesinin nedeni işte budur. Söz konusu gerçeği Rabbimiz Kuran'da şu şekilde haber verir:
Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir. (Nahl Suresi, 99-100)